Dün kurstan çıktım, eve geliyorum. Dolmuşa bindim, 2li koltukta tek başıma oturuyorum... 2 durak sonra Ncity önünden bir anne ve yaklaşık 3-4 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim oğlu ile dolmuşa bindiler. Annenin elinde poşetler ve oğlu için aldığı karton kutuda patlamış mısır. (mis gibi koktu o arada)
Güzel şöförümüz insanlar daha yerine oturmadan hareket ettiği için, kadıncağız ayakta durabilmek için bir yerlere tutunmaya çalışırken bu arada oğlunu tutabilmeyi denerken elindeki mısırları olduğu gibi dolmuşa dökmek zorunda kaldı. Sonra yerlerine oturdular ama gitti mısırlar (benim bile içim gitti, çocuğu düşünün) Annesi sonradan adının Efe olduğunu öğrendiğim oğlunu yanıma oturttu, başladı eline aldığı poşete mısırları toplamaya... Efenin çenesinin maşşallahı vardı. İlk önce dökülen mısırları yemek konusunda ısrar etti, ağlar gibi yaptı, bağırdı... Sonra annesi onu ikna etmek için başladı dil dökmeye... En sonunda "oğlum yeter ama, bakkaldan mısır alırız, ben sana evde patlatırım" derken, Efe lafı resmen ağzına tıktı annenin. "Sanki o bakkalda bi b.k varda!" :O :D ! Dolmuşta kim var kim yok koptu tabi o arada... en öndeki teyzeler bile dönüp baktılar kimmiş bu velet diye (: Sonra bitmedi Efenin marifetleri, hala dökülen mısırlara içi yanan çocuk, mısırları döken annesinden aldı haliyle sinirini. "Ben olsaydım dökmezdim onları, Salak. Eve gidelim bak ben sana neler yapıcam" derken gayet sinirli, etkili, niyeti ciddi bir eda ile annesine söylendi yol boyu (:
Yeni nesil işte, (bende bu cümleyi kurabiliyorum şimdiden)
(:
~BuRcU~